Bir evim olacak.

Ayça Pınar Doğan
2 min readJul 7, 2022

--

Photo by alltomorrowparties

Bir evim olacak.

Büyük pencereleri olacak. Kalbimin hapishanesine sığmadığı ve atması gerekenden daha hızlı attığı zamanlarda derin bir nefes almak için kafamı çıkarabileceğim pencereleri. Dışarı baktığımda benden, annemden, anneannemden yaşlı ağaçlar görebileceğim.

Güneş içeriye davetsiz dalabilecek.

Bir odasında mutlaka sarı bir şey olacak. Belki Çukurcuma’daki antikacılardan birinde bulunmuş sarı bir koltuk olur. Belki Amsterdam’da ucuz bir mağazadan nedenini bilmeden aldığım ve kaç senedir hiç pil takmadığım o eski sarı saat olur. Belki her gün o odaya ayçiçekleri koyarım. Belki sarı bir Van Gogh resmi asarım.

Kendime ait bir oda olacak, kapısını kapatabileceğim. Kendi başıma ağlayabilmek için duşa girmek zorunda kalmayacağım böylelikle. Hayat dört bir yandan üstüme geldiğinde, yapılması gereken aramalar, sakinleştirilmesi gereken aile üyeleri, hal hatır sorulması gereken insanlar, ödenmesi gereken faturalar, yıkanması gereken çamaşırlar, başarılması gereken bir hayat olduğunda hepsini o kapının dışına koyacağım, hiçbiri içeri giremeyecek. Kalbimi çürük bir dişi kesen kötü bir dişçi gibi orasından burasından kopararak çeken telefon konuşmalarını da, eninde sonunda olması gereken yüzleşmeleri de hep o odanın dışında yapacağım. Orası güvenli olacak, sessiz olacak, benim olacak. O odanın kapısı, beni dünyaya karşı koruyacak.

Mutfağında bir duvarda uzun, tahta bir raf olacak. Dünyanın dört bir yanından, aynısını evime 2 dakika mesafedeki markette de bulabilsem sırf oranın dilini taşıyor diye aldığım baharat şişeleri ve belki de hiç kullanmayacağım soslar olacak. Altındaki bir rafta ise tüm kupalarımı sergiliyor olacağım. Her biri bana bir yeri, bir kişiyi, bir kokuyu, bir hatırayı hatırlatıyor olacak. Ve ben bir kahve bardağının bana hatırlattığı anın (Hani evde temiz başka bardak kalmamıştı, o yüzden şarabı o kahve bardağına koymuştun ve sarhoş olmuştun ve o sana ağladığın için bağırmıştı) verdiği hüznü en zarif şekilde karşılıyor olacağım. Belki sarı bir kupa da alırım.

Oturma odasında büyük bir kitaplık olacak. Altını çizdiğim cümlelerin barındığı kitapları oraya dizeceğim. Kitaplarımı asla kimseye ödünç vermeyeceğim çünkü bazı insanlar onlara harcadığın zamanın ve kendini unutarak yaptığın ve bir gün taktir edileceğini düşündüğün ama dikkate bile alınmayan fedakarlıkları taktir etmedikleri gibi kitapları da taktir etmezler. Köşelerini kıvırır, sayfalarına kahve lekesi düşürür, o kitabın ruha katabileceklerini görmezden gelirler.

Balkonunda saksılarım olacak. Belki birinde domates yetiştiririm, diğerinde fesleğen. Kahvaltı vakti gelince balkonumdan kendi yetiştirdiğim sebzeleri yerim. Bitkilerim olacak, dieffenbachia olur bir saksıda, birinde koca bir monstera. Kim bilir, belki nergisi hayatta tutmayı bile başarırım.

Bir evim olacak. Günün birinde bir evim olacak ve ben sonunda varmış hissedeceğim.

--

--